Sene 2070’teyiz. O vakte kadar burası kalır mı biz hala dünyada yaşar mıyız, almanlar kartla ödemeye geçer ve Deutsche Bahn dakiklikle karşılaşır mı bilmem ama ben size bu satırları şu anda gün doğumundan yazıyorum. Güneşin gelişini duyuyorum. Camımın önündeki koca ağaç geceki fırtınadan sonra ayakta durabilmiş olmanın büyük zaferiyle sağa sola salınıyor ve sabah egzersizini tamamlıyor. Camıma hafif bir dokunuşu unutmuyor elbette. Bense okula hazırlanmanın yanında 25 yaşımda gelecekteki torunlarıma şu mektubu yazıyorum:
Her ne kadar insanlar benimle dalga geçse de ben size iyi bir yer bırakmak için çabalamaktayım. Karıncanın ateşe su taşıdığı gibi o çarksız adalet terazisine parmağımı koyup uğraşmaktayım. O yüzden bu mektubu sevseler de sövseler de sizlere yazacağım.
Belki beni düşmanı belleyen yahut aynı sofrada oturamayacağım insanlarla seçim zamanı aynı sofraya oturdum, onlarla yedim hatta Özgür Ayran adlı ayranı içtim. Evet ayranın adı gerçekten bu idi. Benim için mühim değildi ama bakışlarından anladım. İçten içe gerçeği bilsem de sizler için bir şeyler yapmalıydım. O yüzden sözün özü seçim zamanı trafoya kedilerin gireceğini bilmeden sandık başlarında nöbet tuttum. İki kez yaptım lakin daha sonra hayal kırıklıklarından tesbih yapa durdum. Olsun en azından “Nene bu olaylar olurken peki sen neredeydin?” dediğinizde boynumu büküp bencil heveslerimle bir ömür geçirdiğimi söylemektense sizin için bunları yaptım demeyi yeğledim. Hukuka başladım. Yapma, etme, Almanca anadili olanlar dahi yapamıyor dediler, yapamazsın sana göre değil dediler. Biz en iyisini biliriz dediler. Ben de onları dinlemedim ama yapamadım da. Yine de başkalarının doğruları ile öğrenilmiş mutlulukları yeğlemektense bilmediğim hüzünleri, acıları tatmayı seçtim. Saçlarıma aklar düştüğünde gökyüzüne bakarak size güzel hikayeler anlatırken kendi masalıma koşamamaktan, kendi cesur destanımı yazamamaktan, yahut denememiş olmaktan korktum ve deneyimledim. Bir ömür aklımda kalacağına yaptım yahut yaparken mahvoldum. Ama kalkmayı da bildim. Dostlar sağ olsun.
Elbette dünyayı kurtarmadım ama bir takım kurtarımlarım oldu. Fakat en azından kendimi de kaybetmedim bu yolda. Çok yollar değiştirdim çok yollardan döndüm ama en sonunda kendime çıkan yolu buldum.
Belki şu an var olmayan varlığınızı varlığımın en ince duvarlarında küçük bir karıncanın tenimde tatlı gezintisi misali hissediyorum. Belki de küçük bir hücresiniz içimde bilemem ama xy’siniz yahut xx. Ama ne olursanız olun sizi deli gibi seveceğim. Ben size bu mektubu yazıyor ve yüreğimin en sağlam yerinden bunu birgün okuyacağınızı ümid ediyorum. Ha anadilinizi konuşmuyorsunuzdur, benim kitaplarımı çeviriden okuyorsunuzdur o zaman külahları değişiriz söyleyeyim.
Ben mükemmel değilim. Hepimiz mükemmeli arayarak tüketiyoruz iyi yanlarımızı da. Siz mükemmeli değil sizin içinizdeki iyiyi arayın. Ve iyi insanlarla birlikte olun, görünce yüreğinizi ısıtmayan size içinizden bir hoşluk vermeyenlerden, alelade yalnızca yalnız kalkmaktan korktuğunuz insanlarla birlikte olmayın ki onun sonu da yalın bir yalnızlığa çıkmasın. Günümüz 2024’ünde dikkatler bir Tiktok videosunun süresinden bile kısa iken sizler hala sıkılmayıp burdaysanız sizi çok seviyorum bunu bilin yeter. Sizi hayal etmeye çalışıyorum, kime benzeyeceğinizi heyecanla bekliyorum. Bana gülecekler, daha çocuğu olmamış toruna öğüt veriyor diyecekeler, desinler zaten onlar hep derler yaşamımın şimdiki kısmı gençlikle dolu olsa da kalbimde sizi düşündüğüm bir kısma hep yer var.
25 yaşımdaki halimle size böyle çok öğüt verdiysem önümüzdeki yıllar sizin için hayli zor geçecek olmalı. Dikkat etseniz iyi olacak. Umarım annenizin babanızın arkasından eğlenceli gizli işler çevirirken size eşlik ederim. Ve umarım annemle ,hayatımın yürüyen direnişiyle, tanışma şansınız olur. Ben neysem ondan, ne kadar iyiysem ondan. Kim bilir belki o da sizleri görür. Benim çocuklarımdan birinin adını Meriç koyduramazsa eğer siz de şansını deneyecektir.
Son bir söz de söylemeliyim ki aşka inanın. Aşkla yaşayın ve aşkla var olun. Bu aşk bir kadının erkeğe duyduğu, bir kadının kadına duyduğu bir aşk değil bu aşk her şeyi içten gelen bir tutkuyla ve istekle yapma hali. Yapacağınız şeyleri zorlama ile değil de aşk ile yapın ki sonunda aşk olsun. Sonunda güzel işler çıksın. Bence dünyayı mahveden şeylerden biri de işini aşkla yapmayan insanların oluşturduğu enkazlar. Umarım benim bir aşkın meyvesi olduğum gibi sizde aşk meyvesi olursunuz
Sevgili torunlarım umarım mektubumu bir gün okursunuz. Sizleri çok seviyorum. Çatlak ve eğlenceli nineniz olmak için sabırsızlanıyorum.
Fatma Betül