''Dün husursuz bir mırıltı şimdilerde
Gelecek ise yalnızca `-ecek ve -acak' tan ibaret "
Merhabalar efenim,
Irmağının akışına ölmediğim Türkiye yine yeni yeniden hayli zor zamanların -uzmanlar bu aralığın yaklaşık 90 yıldan fazla sürdüğünü ve bu sürecin kuşkusuz uzayacağını söylüyor- eteğindeyken
dünyanın silah satmayan demokrasi gülü ülkelerinde ise gökyüzü manzaralı telli avlularda sessizce kuruvasanlarını yiyen kara kaşlı, kara gözlü(-belki içlerinde sarı saçlılar da karışmıştır, emin olamıyorum- savaş mağdurları büyük bir aydınlanma yaşadı.
Meğer sorun baştan beri mavi gözlü olmamaktaymış! Tüm kahpeliklerin başlangıcı yalnız ve yalnız açık tenli olmamalarında imiş A dostlar!!
Sizler Kuaförünüzden Anti-zulüm paketinizi seçedururken ben de sizlere aydınlanma yaşadığım bir konudan bahsedeyim.
Öncelikle ''Mutluluk Dolabı'' nedir, yazarımız hangi buhranlı anında ve niçin bu safsataya umarsızca tutundu? Bundan biraz bahsetmek isterim.
Günlüklerimi okuma gafletinde bulunduğum sıralarda rastladım bu kavrama aslında. Birkaç yerde üstü silik bir biçimde geçtiğinden kendi tarihimin arşivlerine inmem gerekti. Nihayetinde buldum.
Mutluluk dolabı adını verdiğim bu düşünce gücü beni mutlu eden olayları özenle sakladığım,belli ölçülere göre onları sınıflandırdığım, her birine farklı son kullanma tarihi biçtiğim bir düşünce gücü.
Pek âlâ güzel bir fikir, belki de insana hayata tutunma gücü veriyor ve onu her eski zaman kırıntısına bağlıyor. Fakat gözden kaçan bir şey yok mu? Bugüne ne olacak? Sahip olduğum her yeni gün sıradan günler çöplüğüne atılmamak için çırpınacak ve o dolaba girmek ümidiyle kendini gereksiz bir mücadelede bulacak. Yalnızca unutulmamak ve kıymete sahip olmak için. Ben umarsızca yaşamımı sürdürürken kayda değer mutlu bir ana sahip olamadığım halde içinde yaşadığım an hızla kaybolup o mezarlığa gömülecek. Sahiden bugün elden kayıp gidebilir mi, bunu yıllardır yapıyor muyum?
Bugüne pek büyük haksızlık yapmışım. Sadece ben değilim bu hayatta alttan dersi olanı sizlerin de var alttan dersleri. Siz kaygı kuşları, hayatlarını emekliliğe kadar planlayıp ölüm kısmını tüm gürültüsüne rağmen dillendirmeyen sizler. Bin bir emekle hayatımıza ördüğümüz, bize bugünü unutturan kaygı dantelleri bizi andan uzaklaştıran yegane yanılsamalardan bir tanesi.
Yani demem o ki bugünün gücünü yıllarca mutlu anılarda küçük ve güvenli bir cennet kuran acziyetimle ben bile kabullenmiş bulunmaktayım.
Evet sözün özüne gelecek olursak,lütfen bugünde kalınız, size verilen bu şansı soldurmayınız.Kapanışa geçerken ucuz kişisel gelişim kitaplarından tiratlar söylemeyeceğim. Elbette hepimiz en az birkaç kez değişimi kendimizde başlatmışızdır.Lütfen bugünü sevin ve bugünde mutlu olmanın yollarını arayın.
Dün huzursuz bir mırıltı şimdilerde, gelecek ise -ecek ve -acak tan ibaret. Fakat sizinle paylaştığımız bu an sahip olabildiğimiz tek gerçek.
Sizlere akıl sağlığınızı koruduğunuz günler diliyorum, tabi mümkünse...
An'ı yaşayan yaşadığı anın kendine verilen bir fırsat olduğunu bilirse rahat eder....
ReplyDeleteÇok güzel anlatmışsın yine 👏👏
ReplyDeleteSüper
ReplyDeleteHem güldürdün,hem düşündürdün 👌
ReplyDeleteCok guzel bir yazı olmuş 👍👍
ReplyDeleteBugünden sana selam 👋🏻
ReplyDeleteTebrikler yine güzel bir yazi olmus
ReplyDeleteOlayın şokunu anlatmadan mutlu olmak zor. En zoru da mutlu olmak zorunda olmak. O zaman radyatör gibi oluyor insan.
ReplyDeleteKimse mutlu değilse mutlu olmaya zorlanmamalı.Acısını sa doya doya yaşamalı ki mutluluk da kendine yer bulabilsin
DeleteÇok güzel bi yazı olmuş tbk
ReplyDelete👌👌👌
ReplyDelete